KPLAW

İş Kuleleri, Kule 3, Kat:2, 34330,
Levent / Istanbul, Turkey

CONTACT

T: +90 (212) 249 29 39
M: info@kplawtr.com

2021 yılının Mart ayında bir İngiliz müzayede evi olan Christies tarafından 69 milyon dolara “Everydays: The First 5000 Days” isimli dijital bir sanat eserinin satışı gerçekleştirildi. Başka bir deyişle: Birisi internette yer alan bir resim için neredeyse 70 milyon dolar ödedi. Bu satıştan kısa süre sonra, blokzincir teknolojisi altyapısıyla “Non Fungible Tokens” (“NFT”) olarak bilinen kriptografik belirteçler hızla sanat ve teknoloji dünyalarının ana akımının bir parçası haline geldi. Artık Foundation, OpenSea ve Nifty Gateway gibi halka açık pazar yerleri aracılığıyla her hafta yüz milyonlarca dolarlık NFT satışları gerçekleşiyor.

NFT, dijital ortamda sanat, müzik, video ve fotoğraf gibi varlıkların blokzinciri teknolojisiyle misli olmayacak şekilde üretilmekte olan,  aslında bir nevi fiziki ortamdaki bir sanat eserinin sanal ortamdaki karşılığı olarak tanımlanıyor.  NFT’lerin diğer kripto varlıklardan farklı sayılmasının sebebi ise bir NFT’nin mislinin olmamasından kaynaklanmaktadır.Yani bir NFT eşsiz ve tekildir. Eskiden, bir dijital sanat eserinin sahibini, o dijital sanat eserinin bir kopyasını masaüstüne kaydeden birisinden ayırmanın bir yolu yoktu. Şimdi ise o dijital sanat eserinin sahibini belirlemek mümkün. NFT’lerin bu özelliği de dijital varlık pazarını temelden değiştirdi diyebiliriz. Birisi bir malı satın almadan önce, onu kimin satma hakkına sahip olduğu açık olmalıdır ve biri satın aldığında, mülkiyeti satıcıdan alıcıya aktarabilmeniz gerekir, aksi halde piyasalar düzgün bir şekilde işleyemez. NFT’ler bu sorunu taraflara mülkiyeti temsil eden bir “sertifika” vererek çözmektedir. Herhangi bir zamanda belirli bir NFT'ye kimin sahip olduğunu kanıtlamak ve önceki sahiplik tarihini izlemek mümkün. Böylece, aslında daha önce satılamayan ürünleri alıp satarak yenilikçi bir işlem türü etrafında yeni pazarlar oluştu.

Aslında ana akımda NFT’ler daha çok fikir ve sanat eserleri ile ilişkilendirilse de herhangi bir nesne/varlık da bir NFT olabilir. Örneğin bir “tweet” de blokzinciri teknolojisiyle NFT formuna getirilebilir. Burada esas olan o kripto varlığın biricikliğinin korunması ve mislinin üretilememesidir.

NFT herhangi bir varlığı temel alabilir ve aynı anda yalnızca bir kişi veya kuruluş ona sahip olabilir. Bu bağlamda, iki NFT'nin takas edilmesi, iki benzersiz sanat eserinin takas edilmek istenmesine benzer; birbirlerini ikame edemezler ve takas edilmeleri, her iki sahibinin de mülkiyetinde önemli bir değişiklik teşkil eder.

Bir NFT oluşturduktan sonra “minting” olarak adlandırılan süreç başlatılır. Minting, bir şey yaratma veya üretme sürecidir. Blokzincirinde, minting, bilgiyi doğrulama, yeni bir blok oluşturma ve bu bilgiyi blokzincirine kaydetme anlamına gelir. Örneğin, birisi bir kripto para birimi veya NFT’yi  “mint” edebilir.  Bununla birlikte, bir NFT akıllı sözleşme ile ayakta durur. Bu ne anlama gelmektedir? Akıllı bir sözleşme, iki veya daha fazla taraf arasında yapılan dijital bir sözleşmedir. Akıllı sözleşmeler, insanlar tarafından yönetilen geleneksel sözleşmelerin aksine kodla yönetilir. Yani, akıllı bir sözleşme (bir yazılım programı gibi) yalnızca belirli koşullar karşılandığında çalışır. Blokzincirine kaydedilen bir yazılım parçası olan akıllı sözleşme kullanılarak, NFT'nin kopyalanmaması veya bölünmemesi sağlanır. NFT'lerin devrine ilişkin hususlar ve mülkiyetin doğrulanması gibi konular da yine akıllı sözleşmelerle desteklenir.

2022 Yılında NFT için Ufukta Neler Var?

2022 yılındaki NFT’ler artık sadece bir tür dijital “tapu”dan ibaret değil. Blokzincirler programlanabilir olduğundan, NFT’lere zaman içinde amaçlarını genişletmelerini ve hatta sahiplerine doğrudan fayda sağlamalarını sağlayan özellikler kazandırmak da mümkün. Bu sebeple, NFT’ler ile hem dijital alanlarda hem de fiziksel dünyada bir şeyler yapabiliyor. Yakın zamanda, tamamen NFT alanı içinde geliştirilen yeni organizasyonlar, NFT'ye özgü ürünler etrafında aktif ekosistemler oluşturuluyor. Bu ekosistemler önce bir NFT serisi ile başlıyor ve daha sonra NFT sahiplerinin genişleyen bir dizi ürüne, aktiviteye ve deneyime erişmesini sağlayacak bir yola doğru ilerliyor.

En popüler örneklerden biri Bored Ape Yacht Club. Bu NFT serisi çevrimiçi bir topluluğa üyelik sağlayan bir dizi NFT maymun görüntüsünden oluşuyor. Proje, bir dizi özel sohbet odası ve bir grafiti panosu ile başladıktan sonra, ileri teknoloji ürünleri, sosyal etkinlikler ve hatta gerçek bir yat partisini içerecek şekilde büyüdü.

NFT’lerin artık üyelik kartları veya biletler gibi işlev görmesinin yanı sıra, etkinliklere, özel ürünlere ve özel indirimlere erişim sağlamanın ve sahiplerinin birbirleriyle etkileşimde bulunabileceği çevrimiçi alanların dijital anahtarları olarak da hizmet edeceği gözüküyor. Tüm bunlar, NFT sahiplerine basit “mülkiyet hakkı”nın üzerinde bir değer sağlayacak ve içerik üreticilerine markaları etrafında yüksek düzeyde etkileşimli bir topluluk oluşturmaları için bir alan sağlayacak. Peki tüm bunların hukuk dünyasına yansımaları nasıl olacak?

Kripto Hukuku ve NFT’ler

Kripto para birimlerinin, token'ların, akıllı sözleşmelerin ve NFT'lerin son yıllarda artan popülaritesi, devletleri ve uluslararası kurumları da harekete geçirerek, daha yoğun bir şekilde regülatif düzenlemeler üzerinde çalışmalarına sebep oldu. Dünya genelinde kripto para birimlerine yönelik hükümetlerin düzenleyici yaklaşımları ise önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Bir uçta, El Salvador, Bitcoin yasal ihalesini ilan etmek için bir yasa çıkarırken, diğer uçta, en yüksek Bitcoin madencilerine sahip ülke olan Çin, madencilik yapılmasını tamamen yasaklıyor. Cezayir, Bangladeş, Mısır, Irak, Fas, Nepal, Katar ve Tunus da yine kripto varlıkları tamamen yasaklayan ülkeler arasında yer alıyor.

Avrupa Birliği yasa koyucuları ise, NFT’leri de etkileyecek Kripto Varlıklardaki Piyasalar Yönetmeliği (“MiCA”) ile düzenleme getirme hazırlığında. Avrupa birliği komisyonu tarafından 2020 yılının Eylül ayında tanıtılan MiCA, Avrupa’yı dijital çağa uyarlamayı amaçlayan, büyük bir Dijital Finans stratejisinin parçası olarak görülüyor. 2024'te yürürlüğe girmesi beklenen MiCA ile kullanıcıların ve yatırımcıların korunması amaçlanırken, ayrıca dağıtık defter teknolojisi (“Distributed Ledger Technology” veya “DLT”) ve sanal varlık düzenlemesinin kolaylaştırılması bekleniyor.

Söz konusu yasa teklifi, kripto varlıkların ihracına ve bunlarla ilgili hizmetlerin sağlanmasına ilişkin geniş kapsamlı ve ayrıntılı kurallar getiriyor. Kripto varlıkların ihracı söz konusu olduğunda, önerilen düzenlemeye göre, menkul kıymet ihraççılarına uygulananlara benzer rapor hazırlama, bildirme ve yayınlama yükümlülükleri ortaya konulmuştur. Yani, önerilen mevzuatta belirtilen açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun bir “Whitepaper” yayınlama zorunluluğu getirilmektedir. Ayrıca kripto para ihraççıları tarafından hazırlanan Whitepaper’ın AB genelindeki düzenleyici kurumlara tescil ettirilmesi yükümlülüğü de söz konusudur.

MiCA'nın mevcut taslağına göre NFT ihraççıları’nın kripto varlık ihraççıları’nın aksine lisanslama yükümlülüğü kapsamı dışında kalacağı ve büyük olasılıkla İlk Para Arzı Teklifi (“Initial Coin Offering” veya “ICO”) sırasında Whitepaper hazırlama ve yayınlama zorunluluğundan muaf tutulacakları belirlenmiştir. Ancak Yönetmelik bazı muafiyetler getirse bile NFT kuruluşlarının tüzel kişilik kurmanın yanı sıra birtakım ek regülatif yükümlülükleri de doğacak gibi gözüküyor.

1. White paper; projenin çözmeyi hedeflediği sorunun ana hatlarını, bahsi geçen bu sorunun çözüm yöntemini, kullanacak ürünleri, mimarisini ve kullanıcılarla kuracağı etkileşiminin detaylarını içeren teknik bir dokümandır.
2. ICO (Initial Coin Offering), yeni projelerin bitcoin ve ether karşılığında temel kripto paralarını sattığı para toplama mekanizmasıdır. Bir yönden, yatırımcıların şirket hisselerini satın aldığı IPO (Initial Public Offering – Halka Arz) ile benzerlik göstermektedir.

Özetle Avrupa'nın Finansal Araçlar Direktifi (“Markets in Financial Instruments Directive” veya “MiFID”)’nin menkul kıymetler piyasaları, yatırım aracıları ve ticaret yerleri için yasal bir çerçeve çizmesi gibi MiCA’nın da benzer şekilde kripto varlıklar için bir yasal zemin oluşturması beklentiler arasındadır.

Türkiye’de ise henüz 16 Nisan 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik ile ilk defa “Kripto Varlıklar” tanımlanarak hukuk dünyasında tanınmıştı. 2021’in son günlerindeki güncel gelişmelere göre ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kripto varlıklar için bir “Kripto Varlık Yasası”nın hayata geçirilmesi beklenmektedir.  Konuya ilişkin ayrıntılı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Önümüzdeki günlerde bu yasa tasarısının ayrıntılarının ortaya çıkmasıyla birlikte NFT’lere yani kriptografik belirteçlere ilişkin bir yasal zeminin de ortaya çıkıp çıkmayacağı ayrıca belli olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden'ın ise bu hafta kripto para politikası hakkında bir Başkanlık Kararı çıkarması bekleniyor. Kararın, ABD'nin şu anda üzerinde çalıştığı Merkez Bankası Dijital Para Birimi (“CBDC” veya “dijital dolar”) hakkında bir araştırma başlatacağını bildiriliyor. Bu kapsamda Biden’ın, dijital varlıkların finansal istikrarı, çevresel etki analizi, ödeme sistemi engelleri gibi kripto para birimiyle ilişkili riskler hakkında raporlar oluşturulması için birkaç kurumu görevlendirmesi bekleniyor. Bununla birlikte ilgili kurumlar sadece Bitcoin’u değil aynı zamanda Stablecoin'leri ve NFT'leri de araştıracak.

Dijital varlık dünyası artık başarısız olamayacak kadar büyüyor, bu nedenle devletler ve kanun koyucular kripto ekosistemini kontrolden çıkmadan bir an önce frenleme ihtiyacı duyuyor. Her ülkenin kendine göre önlemler alması söz konusu. Henüz doğrudan NFT’leri düznelyen yasalardan bahsetmek mümkün olmasa da önümüzdeki birkaç yıllık dönemde bu tarz daha spesifik regülatif gelişmelerden bahsetmekten de çok uzakta değiliz.