News & Insights
Türkiye’nin Devam Eden Fikri Mülkiyet Endişeleri: 2023 Özel 301 Raporu İzleme Listesi Üzerine Odaklanma
Türkiye, 2023 yılında da fikri mülkiyetin korunması ve uygulanması konusunda devam eden endişeler nedeniyle Özel 301 Raporu’nun (“Rapor”) İzleme Listesi’nde yer almaya devam ediyor. Özel 301 Raporu, ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi tarafından yürütülen, dünya genelinde ABD ticaret ortakları arasında fikri mülkiyet koruma ve uygulama durumunu değerlendirmek amacıyla yapılan yıllık bir incelemedir. Yasa gereği her yıl yayınlanan Özel 301 Raporu, “Öncelikli Yabancı Ülkeler” adı verilen bir derlemeden oluşur. Aslında bu derlemede, fikri mülkiyet kanunlarının yeterli olmadığı düşünülen ve bu durumun bazı yaptırımlara sebep olabileceği öngörülen ülkeler yer alıyor. Ayrıca rapor, sorunlu fikri mülkiyet sistemlerine sahip olduğu düşünülen ülkelerin listelendiği bir “Öncelikli İzleme Listesi” ve bir “İzleme Listesi” de içeriyor. Türkiye, 2016’da Sınai Mülkiyet Kanunu’nu yürürlüğe koymasıyla birlikte sahte ürünlere daha sert cezalar getirerek ve onları yok etme imkanlarını artırarak fikri mülkiyet rejimini güçlendirmek adına çaba göstermiş olsa da hala ele alınması gereken konular bulunuyor. Bu makalede, Türkiye projeksiyonunda, Rapor’da listelenen değerlendirmeler üzerine yoğunlaşacağız.
Raporda Türkiye’nin, konumu nedeni ile çeşitli endüstri sektörlerinde, sahte ve korsan ürünlerin önemli bir kaynağı ve yük aktarma ile gemi taşımacılığı için kullanılan bir transit merkez olduğu belirtiliyor. İlaç ve tıbbi cihaz endüstrisindeki sorunların da ele alındığı Rapor’da, Türkiye'nin ilaç üretimi denetim sürecini iyileştirmesi gerekliliği ifade ediliyor.
ABD şirketleri, Türkiye'nin farmasötik ürünler için ulusal fiyatlandırma ve iade politikalarında şeffaflık ve adalet eksikliği konusunda da endişelerini dile getiriyor. Bu sektörlerdeki paydaşlar ilaçların pazarlama onayı için kullanılan test verilerinin haksız ticari kullanımına ve yetkisiz ifşasına karşı daha iyi koruma ihtiyacının altını çiziyor. Bu tür ürünlerin pazarlama onaylarının verilmesindeki düzenleyici ve idari gecikmeleri azaltmak için daha çok çaba gösterilmesi gerektiği vurgulanıyor. Amerika Birleşik Devletleri bu çalışmada Türkiye'yi, potansiyel ilaç patenti ihtilaflarının erken çözümü için etkili bir mekanizma kurmaya ve taklit konularıyla ilgilenen personel sayısının yetersizliğini gidermeye çağırıyor.
Raporun Türkiye'nin ele almasını tavsiye ettiği kritik noktalardan diğerinin ise, kolluk görevlilerinin re'sen (ex officio) yetkisi olduğu görülüyor. Re’sen yetki, Türk kolluk kuvvetlerine, yalnızca hak sahiplerinin resmi şikayetlerine dayanmaksızın, taklit olduğundan şüphelenilen malları kendi sınırları içinde ve ithalat, ihracat veya transit noktalarında, ele geçirme ve imha etme yetkisi veriyor.
Kolluk kuvvetlerine verilen bu re’sen yetki, telif hakkı ihlalleri ile sınırlı olup marka sahteciliği ihlalleri için geçerli değil. Bu eksiklik, sahtekarlıkla etkili bir şekilde mücadele etme konusunda önemli zorluklar ortaya çıkarıyor. Ancak Emniyet Teşkilatı’na marka ihlalleri için re’sen yetki verilmesiyle birlikte kolluk kuvvetlerinin de fikri mülkiyet uygulama yeteneklerini geliştireceği öngörülüyor.
Sahtecilikle ilgili endişelerin giderilmesine yardımcı olacak bir diğer kritik alan, Türkiye'nin çevrimiçi yaptırıma daha fazla odaklanması talebi. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'yi WIPO İnternet Antlaşmaları kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye, çevrimiçi korsanlıkla mücadele etmeye ve kolektif yönetim organizasyonları için adil ve şeffaf prosedürler sağlamaya teşvik ediyor. Hak sahipleri, çevrimiçi korsanlığın lisanssız yazılım kullanımının devam ettiğini belirtiyor.
Amerika Birleşik Devletleri, lisanssız yazılım kullanımı konusunu ele almak üzere diğer hükümetlerle aktif bir şekilde iş birliği yapıyor. Bu iş birliği sayesinde önemli ilerlemeler kaydedildi ve bunun sonucunda birçok ticaret ortağının hükümet ajanslarının yalnızca yasal yazılım kullanmayı gerektiren politikaları uygulamasına sebep oldu. Ancak, Rapor, Türkiye ile yapılması gereken çalışmaların devam ettiğini belirtiyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'yi, hükümetin yazılımları meşru bir şekilde kullanmasını sağlayan etkili ve şeffaf prosedürleri benimsemeye ve uygulamaya çağırıyor.
Şirketler, olası anlaşmazlıkları çözmek ve karışıklık olasılığına dayalı retlerin üstesinden gelmek için genellikle muvafakatnameleri kullanır. Bu muvafakatnameler, birden fazla ticari marka sahibi arasında, markalarının, tanımlanan mal veya hizmetlerin menşei konusunda karışıklığa neden olmadan pazarda bir arada var olabileceğini kabul eden bir anlaşma görevi görür. Ancak, muvafakatnamelerin tanınması ve uygulanması ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Rapor, Türkiye’nin artık muvafakatnameleri kabul ettiğini de belirtiyor.
Raporda ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun bazı hükümlerinin yorumlanmasındaki belirsizlik konusunda paydaşların endişelerini dile getirdiği vurgulanıyor. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun belirli yönlerini anlamadaki belirsizlik, kafa karışıklığına ve tutarsız uygulamaya yol açabiliyor.
Rapor, Türkiye'nin fikri mülkiyet koruma ve uygulamalarını iyileştirmesi gereken alanlara odaklanıyor olmasının yanı sıra Türkiye'nin bu fikri mülkiyet alanında kaydettiği ilerlemelere de değiniyor. Önümüzdeki beş yıl için kapsamlı bir fikri mülkiyet stratejisinin geliştirilmesinin yanı sıra telif hakkı yasasının gözden geçirilmesi ve güncellenmesi için çaba sarf ediliyor. Bu kapsamda Türk Patent ve Marka Kurumu'nun patent ve marka inceleme uzmanları ekibini genişletmesi, fikri mülkiyet korumasının güçlendirilmesi yönündeki kararlılığının bir göstergesi olarak görülüyor.
Ancak bu olumlu değişikliklere rağmen, hak sahiplerinin Türkiye’de fikri mülkiyet haklarına dair uygulamanın genel etkinliği konusundaki endişeleri devam ediyor. Bu endişelerin giderilmesi ve ülkede fikri mülkiyetin güçlü bir şekilde korunmasının sağlanması için daha dikkatli çalışmalar ve iyileştirmeler gerekiyor.