KPLAW

İş Kuleleri, Kule 3, Kat:2, 34330,
Levent / Istanbul, Turkey

CONTACT

T: +90 (212) 249 29 39
M: info@kplawtr.com

Fikri mülkiyet alanında, ticari markalar ürün ve hizmetlerin ayırt edilmesinde çok önemli bir rol oynuyor ve tüketicilerin bilinçli seçimler yapmasına yardımcı oluyor.Ticari markaların, basit kelime işaretleri ve logolardan ses ve hareket işaretleri gibi daha karmaşık formlara kadar yıllar içinde önemli ölçüde geliştiği görülüyor. Tanınmış markalar ise özellikle ayrıcalıklı bir konumda yer alıyor.

Tanınmış markalara marka hukuku kapsamında arttırılmış koruma sağlanıyor. Bu koruma, tanınmış markaların tescil edildikleri ürün ve hizmetlerle sınırlı olmaksızın, markanın tanınmışlığından yararlanmaya çalışan üçüncü kişileri engellemek üzere farklı sınıfları da kapsıyor. Markaya tanınmışlık statüsünün verilmesi, marka sahipleri için değerli bir araç niteliği tasşıyor. Türk Patent ve Marka Kurumu (TürkPatent), tanınmışlık kritlerlerini karşılayan markalar için tanınmış markalar sicilini tutuyor.

Ancak 5 Şubat 2020 tarihli 2019/2980 E., 2020/991 K. sayılı TürkPatent'in tanınmış marka sicili oluşturma yetkisine sahip olmadığı yönündeki Yargıtay kararı, tanınmış marka başvurularında bazı belirsizlikler yaratıyor. 2020 yılını takip eden yıllarda da mahkemelerin TürkPatent tarafından daha önce reddedilen tanınmış marka başvurularına karşı açılan davaları reddettiği görülmüştü. Örneğin, 30 Kasım 2020 tarihli ve 2020/745 E., 2020/5483 K. sayılı kararında Yargıtay, TürkPatent'in bir markayı tanınmış marka olarak tescil etmeyi reddetmesine karşılık açılan kararın iptali davasında yine TürkPatent'in böyle bir sicil oluşturma yetkisine sahip olmadığına ve davacının bu davada hukuki bir yararı bulunmadığı sonucuna vardı. Ayrıca, tanınmış olma durumunun süreklilik arz eden bir durum değil, daha önceki kararlarda da vurgulandığı gibi vaka bazında kanıtlanması gereken bir durum olduğu eklenmişti. Özetle Yargıtay,  2020'deki ilk kararından itibaren TürkPatent’in marka sicili oluşturma konusunda yetkisinin olmadığını yönünde karar vermeye devam etti. TürkPatent, hala tanınmış marka başvurularını kabul ediyor. Yargıtay kararları ve TürkPatent uygulaması arasındaki çelişki marka sahiplerini şaşırtabilir, ancak yakın gelecekte yeni yasal düzenlenmelerle TürkPatent'e tanınmış marka sicilini oluşturma yetkisinin açıkça verileceği ve böylece bu çelişkinin giderilebileceği düşünülüyor.

Türkiye'de tanınmış marka başvurusunda bulunmak için marka sahipleri açsından herhangi bir engel olmasa dahi, tanınmışlık statüsünü elde etme süreci özenli bir çalışmanın sonucunda mümkün oluyor. Marka sahiplerinin, TürkPatent'in belirlediği kriterler doğrultusunda başvuruda bulunmaları gerekiyor.; bu kriterler arasında markanın tarihçesi, coğrafi yaygınlığı, kullanım alanı, pazar payı, markanın tanınmışlık süresi, markanın tanınmasına katkı sağlayan faaliyetler, markanın korunması için yapılan hukuki girişimler, marka ihlali kanıtları ve ihlale karşı yapılanlar gibi hususların açıklanması yer alıyor. Tanınmış marka başvurusunda bulunan marka sahiplerinin bu kriterlere ilişkin belge ve kanıtları TürkPatent’e sunmaları gerekiyor. 

Sonuç olarak, tanınmış marka başvuruları şu anda TürkPatent tarafından kabul edilmekte olsa da Yargıtay’ın son dönemde TürkPatent'in tanınmış marka sicili oluşturma yetkisinin olmadığına ilişkin kararları sebebiyle, tanınmış marka başvurularının reddi kararlarına karşı dava yoluna gidilmesi halinde olumlu bir sonuç alınamayabilir. Marka sahiplerinin ise tanınmış marka başvurularının kabul edilmesi amacıyla TürkPatent kriterlerine uygun olarak ayrıntılı şekilde başvuruda bulunmaları gerekiyor.